Ankara Kira Hukuku Avukatı
Ankara Kira Avukatı
Ülkemiz ekonomik koşullarındaki değişimler, ulusal ve küresel alandaki enflasyon etkisiyle gayrimenkul, menkul, konut ve işyerlerinin kira fiyatlarındaki artışlar ve yine bunların satın alımlarındaki fiyat artışları nedeniyle kira hukuku son yıllarda vatandaşların en çok problem yaşadığı alanlardan birisidir. Kiracısının kirayı ödememesi veya geciktirmesi nedeniyle mağdur olan ev sahibi müvekkillerimiz olduğu gibi; oğlum, kızım gelecek gibi bahanelerle evinden tahliye ettirilmek istenen müvekkillerimiz de bulunmaktadır. Pirzade hukuk ve danışmanlık ofisi olarak kira hukuku alanında hem kiracı hem de kiraya veren konumundaki müvekkillerimizin mağdur edilmesini engellemek ve haklarını korumak için ekip olarak titizlikle çalışmaktayız. Davaların her aşamasında müvekkillerimiz ile irtibatta bulunarak, alternatif çözümler üreterek en iyi sonuçları almak için çalışmaktayız.
Kira hukuku çalışma alanlarımız;
-
Kira tespit,
-
Kira uyarlama
-
Tahliye davalarıdır.
Daha sonra hak kayıpları yaşamamak ya da hak talep edebilmek için kira sözleşmesinin sözleşme unsurlarının tam ve hukuka uygun olması gerekmektedir. Kira sözleşmesinde mutlaka;
-
Kira süresi,
-
Kiranın ödeme şekli ve zamanı,
-
Devir veya ortak alma hakkı,
-
Kiraya verilen taşınmazda yapılan tadilatlar ve giderlerin ne olduğu ve kime ait olduğu belirtilmeli,
-
Özellikle giderler kısmındaki başlıklarda aboneliğin kiracının üzerine alınma şartı mutlaka yazılmalıdır.
Müvekkillerimizin kira sözleşmelerini ileride sözleşmeden kaynaklı problemlerle karşılaşmamaları adına titizlikle hazırlamakta ve bu konuda Ankara kira hukuku avukatı şeklinde danışmanlık hizmeti de vermekteyiz.
Kira hukuku alanında hem kira ilişkisinin temeli olan kira sözleşmelerinin hazırlanması hem de var olan kira sözleşmesinden hukuki uyuşmazlık doğması durumunda bundan kaynaklanan davalar konusunda hizmet vermekteyiz. Kira hukuku alanında tahliye davaları;
-
Temerrüt nedeniyle tahliye davası,
-
İhtiyaç nedeniyle tahliye davası,
-
Kiracının iflasından dolayı tahliye davası,
-
Yeniden inşa ve imardan dolayı,
-
Tahliye taahhüdü nedeni ile tahliye davası,
-
Sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan tahliye davası,
-
Kiracının ölümünden dolayı tahliye davası ilgili Ankara kira avukatı olarak hizmet vermekteyiz.
Ayrıca kira alacaklarının takibi, tahsili ve bu konuda oluşan icra takiplerini de sizin adınıza uzman Ankara kira avukatı olarak yapmaktayız.
Bir çok hukuki uyuşmazlıkta kiracı-kira veren arasında yasal ihtar şartı aranmaktadır. Bu yasal ihtar hukuka uygun ve eksiksiz olması gerekmektedir. Gerek tahliye davalarında gerekse diğer hukuki uyuşmazlıklarda hak kaybının önlenebilmesi için tam olarak yasal ihtarname koşullarına sahip olmalıdır. Yine kiracının haklı bir sebebi olmaksızın evi alıcıya göstermemesi durumunda yapılacak ihtarnamenin hazırlanması ve takibi ile bundan kaynaklanan ifa davası konusunda da Ankara kira avukatı olarak hizmet vermekteyiz.
Kira Sözleşmesinin Sona Ermesi
A- Kiraya Verenden Kaynaklı Sebeplerle Sona Ermesi:
Bu sebepler Türk Borçlar Kanunu’nun 350. Maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Buna göre;
a)Kiraya vereninin ve yakınlarının kiralanana duyduğu gereksinim nedeniyle tahliye davası:
Kanunun 350.maddesine göre kiraya verenin, kiralanan şeyi kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, kira sözleşmesini; belirli süreli sözleşmelerde belirlenen sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde ise kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyarak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.
Ancak buradaki gereksinim samimi ve gerçek olmalıdır. Yani sırf kira miktarını daha da yükseltmek veya başkasına kiralamak için tahliye davası açılmışsa burada gerçek ve samimi bir gereksinimden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bununla birlikte kiraya verenin tüzel kişi olması halinde ise tüzel kişi yalnız kendi işyeri ihtiyacı için tahliye talebinde bulunabilir, personeli veya yöneticisi için böyle bir talepte bulunamaz. Ayrıca kiraya verenler paylı mülkiyet ilişkisi içerisinde ise yalnızca paydaşlardan biri tek başına gereksinim nedeniyle bu dava yoluna başvuramayacaktır. Bunun için Türk Borçlar Kanunu’nun 688.maddesine göre pay ve paydaş çoğunluğunun kararı gerekir. Elbirliği halinde mülkiyet var ise de maliklerin tamamının izni veya katılımı ile tahliye davası açmak mümkün olacaktır.
Kiralama Yasağı: Türk Borçlar Kanunu’nun 355. Maddesinde ise üç yıl süreyle kiralama yasağı düzenlenmiş olup bu yasağa göre Kiraya veren kişi gereksinim amacıyla kira sözleşmesini sona erdirmiş ve kiralananın boşaltılmasını sağlamışsa, haklı bir sebep olmadan, kiralananı üç yıl geçmedikçe eski kiracısından başkasına kiralayamaz. Aksi halde kiraya veren eski kiracıya son kira yılında ödediği bir yıllık kira bedelinden az olmamak şartıyla tazminat ödenmekle yükümlüdür.
b) Yeni malikin İhtiyacı Nedeniyle Tahliye Davası:
Kiracı kiralananı kullanırken üçüncü bir kişi kamulaştırma, cebri icra, miras gibi sebeplerle kiralananın yeni maliki olabilir. Bu durumda kanunun 351.maddesinde yeni malikin de eski malik gibi ihtiyaç halinde kira sözleşmesini sona erdirebileceği düzenlenmiştir. Buna göre kiralananın yeni malikinin de kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, bu durumu kiracıya edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılı şekilde bildirmek zorundadır. İhtardan sonra ise kira sözleşmesini altı ay sonra açacağı bir davayla sona erdirebilir. Ayrıca yeni malik, dilerse ihtiyaç sebebiyle sözleşmeyi sona erdirme hakkını, sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay içinde açacağı dava yoluyla da kullanabilir.
Kiralama Yasağı: Yeni malik de eski malikte olduğu gibi kiralananı haklı bir sebep olmadan üç yıl süreyle başkasına kiraya veremeyecektir. Aksi halde kiraya veren eski kiracıya son kira yılında ödediği bir yıllık kira bedelinden az olmamak şartıyla tazminat ödenmekle yükümlüdür.
c)Kiraya Verenin Sözleşmeyi Kiralananı Yeniden inşası veya İmarı Amacıyla Tahliye Davası:
Türk Borçlar Kanunu’nun 350. Maddesinde kiraya verenin kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla sözleşmeyi nasıl sona erdireceği düzenlenmiştir. Burada önemli olan esaslı bir onarım olması ve kiralananın bu süre zarfında kullanılmasının imkânsız olmasıdır. Bu durumda eğer belirli süreli bir kira sözleşmesi varsa sözleşme süresinin sonunda eğer sözleşme belirsiz süreli ise yine kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir. Türk Borçlar Kanunu’nun 355.maddesine göre kiralanan yeniden inşa veya imar amacıyla boşaltılmış ise yeniden inşası ve imarı gerçekleştirilen kiralananın yeni durumu ve yeni kira bedeli ile kiralanmasında eski kiracı öncelik hakkına sahiptir. Ancak bu hakkın kullanılabilmesi için kiraya verenin yazılı bildirim yapması ve akabinde eski kiracının bu bildirimi izleyen bir ay içerisinde kullanması gerekir. Ayrıca belirtmek gerekir ki bu öncelik hakkı sona erdirilmedikçe kiralananın üç yıl süreyle başkasına kiralanması söz konusu olamaz. Aksi takdirde kiraya veren eski kiracısına son kira yılında ödenmiş olan bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlü olacaktır.
B-Kira Sözleşmesinin Kiracıdan Kaynaklı Sebeplerle Sona Ermesi:
a)Kiracının Boşaltmayı Taahhüt Etmesi:
Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde dava açmak suretiyle sona erdirebilir. Boşaltma taahhüdünün geçerliliği yazılı olmaya bağlı olup bu taahhütname, boşaltma taahhüdünü içermelidir. Ayrıca önemli bir nokta vardır ki bu taahhüt kira sözleşmesinin yapılmasından ve kiralananın tesliminden sonra verilmiş olmalıdır. Sözleşme ile aynı tarihte veya öncesinde verilmiş bir taahhüdün geçerli olması mümkün değildir.
Kiracı, bir yıldan kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde; bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira bedelini ödemediği takdirde kendisine yazılı olarak iki haklı ihtarda bulunulmasına sebep olmuşsa bu durumda kiraya veren, kira süresinin ve ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir ay içinde dava yoluyla kira sözleşmesini sona erdirebilir. Bu sebeple tahliye davası açılması için ihtarname yazılı olmak zorunda olduğundan uygulamada kiraya verenler genellikle noter kanalı ile bu ihtarnameyi göndermektedir. Ayrıca ihtarnamede ödenmeyen kira ayları, miktarları ve ödenme gereği belirtilmelidir. Ek olarak ihtarda haklı olunmalıdır. İhtarnamenin usule uygun ve eksizsiz olması için uzman bir kira avukatından destek almanız tavsiye etmekteyiz.
c)Kiracının Oturacak Başka Konutunun Olması:
Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu bulunması durumunda kiraya veren, kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla sona erdirebilir. Ancak bu sebeple dava açabilmek için kiraya vereninin böyle bir konutun varlığını bilmemesi gerekir. Böyle bir konutun varlığını bilerek yine de kira sözleşmesi yapan kiraya verenin bu hakkı kullanması mümkün değildir. Kiraya veren burada örtülü bir şekilde tahliye talebinden feragat etmiştir.
d) Kiracı Tarafından Kiralananın Başkasına Kiraya Verilmesi:
Aksi kira sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece kiracının kiralanan yerin tamamını veya bir kısmını bir başka kişiye kiralaması, yararlanma hakkını bir başkasına devretmesi ve hatta kiralananı terk ettikten sonra başka bir kişiye işgal ettirmesi mümkün değildir. Aksi takdirde kiraya veren isterse önceden ihtarda bulunarak kiracıya karşı sözleşmeye uymasını isteyip uymadığı takdirde tahliye davası açacağını bildirerek dava açma yoluna başvurabilir veya ihtara gerek kalmadan alt kiracı veya işgalci konumundaki üçüncü kişiye karşı tahliye davası açabilir.
Kiralanan Taşınmazın İcra Yolu İle Tahliyesi
Kiralananın tahliyesi amacıyla kiraya verenin başvurabileceği bir başka yol da icra yolu ile tahliyedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki ilamsız icra kural olarak para ve teminat alacakları için mümkün olup bunun dışındaki taleplerle takip başlatabilmek için ilamlı icra yoluna başvurulmalıdır. Bu sebeple bir taşınmazın tahliyesi talebiyle icra takibi başlatabilmek için öncelikle kiracıya karşı bir dava açılması, bu davanın kiraya veren lehine sonuçlanması gerekir ki kiracı buna rağmen taşınmazı tahliye etmezse ilamlı icra yolu ile tahliye talep edilebilir.
Kiralanan taşınmazın ilamsız icra yoluyla tahliyesi:
Taraflar arasında muhakkak bir kira sözleşmesi olması gerekir. İlamsız icra yoluyla tahliye için iki şart daha bulunmaktadır. Kira bedelinin ödenmemesi ve kira süresinin sona ermesidir.
1-)Kira Bedelinin Ödenmemesi Sebebiyle İlamsız Tahliye:
Kiracı kirasını ödemediği veya eksik ödediği takdirde kiraya veren para alacağı olduğu için alacaklı sıfatı ile kiracısına karşı ilamsız genel haciz yolu ile takibe başvurabilir. Ancak bu takiple yalnızca kira bedelinin tahliyesi mümkün olacaktır. Ancak kiraya veren kira bedelinin tahsiline ek olarak kiracının taşınmazdan tahliyesini de istiyorsa ilamsız tahliye yoluna başvurma imkânına sahiptir.
Bu takipte;
-
Alacaklı = kiraya veren,
-
Borçlu = kiracı gösterilecek şekilde
-
Ödeme emri (ödenmeyen kira bedellerinin ödenmesini ve kiracının tahliyesi taleplerini içermelidir.)
Borçlu ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde bu ödeme emrine itiraz edebilir veya konut ve çatılı işyeri kiralarında 30 gün içerisinde borcunu ödeyebilir. Borçlu ödeme emrine 7 gün içerisinde itiraz etmez ise takip kesinleşecek, alacaklı/kiraya veren tarafça 30 günlük ödeme süresinden geriye kalan 23 gün içerisinde ödemenin yapılmasını bekleyecektir. Borçlu kiracı tarafça bu sürede ödeme yapılmaması halinde kiraya veren sürenin dolmasından itibaren altı ay içerisinde icra mahkemesinden kiracının taşınmazdan tahliyesini isteyebilir. İcra mahkemesince verilecek tahliye kararı ile kiracı kiralanandan tahliye edilir.
2-)Kira Süresinin Sona Ermesi Sebebiyle İlamsız Tahliye:
Bu yola başvurabilmek için kiraya verenin elinde yazılı bir kira sözleşmesinin ve/veya tahliye taahhüdünün varlığı gerekir. Ancak yalnız yazılı kira sözleşmesinin varlığı yetmez, muhakkak kiracı yanca geçerli bir şekilde verilmiş yazılı bir tahliye taahhüdünün varlığı gerekir. Ama kiraya verenin elinde yalnızca yazılı bir tahliye taahhüdü varsa da ilamsız tahliye yoluna başvurmak mümkün olacaktır.
İİK’nun 272. Maddesinde bir sözleşme ile kiralanan bir taşınmazın, süresi bittikten sonra bir ay içinde sözleşme de icra dairesine ibraz edilerek tahliyesi istenebilir denilerek bir aylık hak düşürücü süre belirlenmiştir. Hak düşürücü sürelere dikkat edilmesi hak kaybının yaşanmaması için gereklidir. Bu süreler konusunda uzman bir kira avukatına danışmalısınız.
Alacaklı (kiraya veren) yazılı kira sözleşmesi ile tahliye taahhüdünü eklediği takip talebini icra dairesine vermesi üzerine daire taşınmazın 15 gün içerisinde tahliye edilmesi veya kiracının bir itirazı varsa bunu 7 gün içerisinde icra dairesine bildirmesi ihtarını içerir tahliye emrini borçlu kiracıya gönderir. Kiracı itirazlarını süresi içerisinde yapmaz veya taşınmazı tahliye etmezse zorla tahliye edileceği de ödeme emrinde açıkça belirtilir.
Kira Hukukunda Arabuluculuk Zorunlu Mu?
7. Yargı Paketi ile artık zorunluluk haline getirilmiştir. Yargı paketinin zorunlu arabuluculuğa ilişkin hükümleri 01.09.2023 Tarihi itibariyle uygulama bulacaktır. Bu bakımdan 01.09.2023 Tarihi itibariyle açılacak davalarda öncelikli olarak zorunlu arabuluculuk yolunun tüketilmesi gerekmektedir. Bu başvuru zorunluluğu bir dava şartı olduğundan bu yola başvurulmadan açılacak davalarda mahkemelerce usulden ret kararı verilecektir. Kiralanan taşınmazların 2004 sayılı Kanuna (İcra ve İflas Kanunu) göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler hariç olmak üzere, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tamamı artık zorunlu arabuluculuğa tabi olmuştur. Ayrıca bu uyuşmazlıklar bakımında düzenlenen anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin taşınmazla ilgili anlaşma belgeleri bakımından taşınmazın bulunduğu yer, diğer anlaşma belgeleri bakımından ise arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden şerh alınması zorunlu kılınmıştır.
Kiraya ilişkin davalar ağırlıklı olarak Sulh hukuk mahkemelerinde açılmaktadır. Ankara kira avukatlarının ücretleri dava durumu ve kira avukatına göre değişmektedir. Dolayısıyla avukatlar AAÜT’nin altında olmamak şartıyla serbest olarak somut olay özelinde bir avukatlık ücreti belirleyebilirler.