top of page
  • Avukat

Kanuni Temsil Açısından Yasal Danışman


yasal danışman
yasal danışman

Yasal Danışman


Yasal danışmanlık müessesi Türk Medeni Kanunumuzun 429’uncu maddesinde düzenlenmiştir. 429’uncu madde de 2 tür yasal danışmanlık düzenlenmiştir. Bunlardan ilki oy (katılma) danışmanlığı, ikincisi ise yönetim (idare) müşavirliğidir. Birincisi Medeni Kanunumuz da 429/1’de yer alan ve kişiye maddede sınırlı sayı prensibine bağlı olarak sayılan hallerde oyunu sunmak üzere atanan katılım danışmanıdır; diğeri ise kişinin malvarlığının himayesi açısından gerekli görülmesi halinde kişinin malvarlığının özünü yönetmek üzere atanan idare danışmanıdır. Ergin bir kişinin fiil ehliyetinde sınırlamaya gidilmesi onun yararına ise, fakat bu sınırlamanın daha düşük yoğunlukta olması kişinin menfaatine daha uygun düşüyorsa ilgili kişiye MK 429’da sayılan dava açma-sulh olma, taşınmazların alım ve satımı, rehnedilmesi, bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması; kıymetli evrakın alımı-satımı-rehnedilmesi, olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri, ödünç verme-alma; ana parayı alma; bağışlama; kambiyo taahhüdü altına girme; kefil olma işlerinde görüşü alınmak üzere bir danışman atanır ki biz danışmanlığın bu türüne katılım danışmanlığı diyoruz.[1] 


Fiil ehliyeti açısından bakacak olursak kendisine oy danışmanı atanan kimselerin fiil ehliyetleri tamdır fakat TMK madde 429/1’de sayılan işlemleri yapabilmesi için yasal danışmanının olumlu görüşüne ihtiyacı vardır. Oy danışmanı bu olumlu görüşünü işlemden önce beyan edebilir veyahut işlemden sonrada açıklayabilir. Bu durum 3 şekilde gerçekleşir: izin, icazet ve katılma. Yasal danışmanın verdiği rızayı açıklaması şekle tabi değildir. Burada dikkat edilmesi gereken husus yasal danışmanın yasal temsilci olmadığıdır yani kendisine yasal danışman atanan kişiler işlemlerini bizzat kendileri yapmaktadırlar, yasal danışmanlarının onlar adına bizzat işlem yapması mümkün değildir. Yasal danışmanlık altındaki kimselerin dava ehliyeti sınırlandırılmıştır. HMK’nın 114’e göre dava ehliyeti dava şartıdır. Kendisine yasal danışman atanan kişiler dava açma veya sulh olma sözleşmesi yaparken yasal danışmanından icazet almalıdır. Kısıtlanması için yeterli neden olmamakla beraber korunması bakımından bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir. Bu danışman yönetim danışmanı olarak tanımlanmaktadır.[2] Kendisine yönetim danışmanı atanmış kişiler malvarlığının geliri üzerinde her türlü tasarrufu yapabilirler yani fiil ehliyetlerinde herhangi bir kısıtlama yoktur. (Malvarlığının sermaye kısmı hariç) Kendisine yönetim danışmanı atanmış kişilerden bu noktada ayrılmaktadırlar. Kendisine yönetim danışmanı atanan kişi malvarlığı ile ilgili işlemleri ancak yönetim danışmanının verdiği izin veya icazet ile gerçekleştirebilir, yönetim danışmanı açısından ise bu işlemleri bizzat yapabilmektedir. Yasal danışmanlığı dava ehliyeti açısından değerlendirecek olursak; kendisine danışman atanan kişi danışmanın izni ile tek başına dava açabileceği gibi danışmanla birlikte de dava açabilir ya da açılan davaya danışman sonradan icazet verebilir. Ancak yasal danışman, danışmanı olduğu kişi adına onun katılımı olmaksızın dava açamaz veya onun aleyhine açılan davayı tek başına yürütemez.[3] HMK madde 114/1-d’ye göre davanın kanuni temsilci tarafından açılması dava şartıdır. Fakat yasal danışman bir kanuni temsilci değildir. Kendisine yasal danışman atanan kimse yasal danışmanının izni, onayı ve katılmasıyla dava açabilirken; yasal danışmanın yasal danışman olarak atandığı kişi adına veya onun katılımı olmaksızın herhangi bir dava açamaz veya o kişiye karşı yöneltilmiş bir davayı tek başına yürütemez.


[1] Tat, O. (2017). Türk Medeni Kanunu'nda yasal danışmanlık (Master's thesis, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü).

[3] YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ ESAS NO. 2013/10067 KARAR NO. 2013/13576 KARAR TARİHİ. 30.9.2013

133 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page