top of page

Ankara Malpraktis Avukatı

malpraktis

Ankara Malpraktis Davası Avukatı

Malpraktis Türk Tabipler Birliği’nin yayınladığı 01.02.1999 tarihli Hekimler Meslek Etiği Kuralları’nın 13. Maddesinde “Hekimliğin kötü uygulanması (malpractice)”  başlığı altında belirttiği üzere “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi "hekimliğin kötü uygulaması" anlamına gelir. Hekimlik terimi burada genel anlamıyla kullanılmış olup bu kavram “doktor, diş hekimi, tıp merkezi, hastane, poliklinik gibi sağlık kuruluşlarını” da içermektedir. Bunun neticesinde bu kişi ve kuruluşların;

  • Bilgisizliği,

  • Deneyimsizliği

  • İlgisizliği nedeniyle zarar gören ya da zarar görenin ölümü halinde mirasçısı maddi manevi tazminat davası açabilmektedir.

 

Hekimler, tıbbın kabul ettiği normal risk ve sapmaları çerçevesinde doğabilecek istenmeyen, kötü sonuçlardan (komplikasyon) sorumlu değildir. Hekim, tedavi sonucunda ortaya çıkacak riskten ancak hata yapması (malpraktis)  halinde sorumlu tutulabilir. Hekimlik doğası gereği riskli bir meslektir ve hekimler mesleklerini izin verilen risk kavramı çerçevesinde yerine getirirler. İzin verilen risk kavramının tıbbı karşılığı komplikasyondur ve tek başına kusur sayılmaz. Her tıbbı tedavinin tıbbın kabul ettiği bir risk ve sapma sonucu oluşabilecek kötü sonuçları vardır. Fakat malpraktis durumunun oluşması için bu kötü sonucun hekimin kusurundan kaynaklı olması gerekmektedir. Yani hekimin kusuru ve tazminata sebep hatalı tıbbi müdahale arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir. Hekim ancak kusuru halinde sorumlu tutulabilecektir.

 

Tıbbi müdahale, kişilik sahibi olan insanın sağlığını korumak ve devamını sağlamak gibi amaçlara dayalı olsa da özünde vücut bütünlüğünü amaçlamaktadır. Tıbbı hatalı müdahaleler tedavinin her aşamasında (teşhis, aydınlatma, cerrahi müdahale vb.) olabileceği gibi hekimin kasten ya da ihmali davranışı ile de hastayı zarara uğratması sonucu olabilir.

 

Hatalı tıbbı müdahaleden kasıt :

  • Hekimin yanlış teşhis koyması,

  • Eksik ön muayenede bulunması,

  • Cerrahi müdahale sonrasında hastanın vücudunda yabancı madde unutulması,

  • Yanlış tedavi yönteminin uygulanması,

  • Yanlış ilaç seçmesi, yanlış bir organın yahut hastanın ameliyat edilmesi,

  • Tedavi sonrası bakımın hatalı olması gibi,

 

Hekimin bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizliğinden kaynaklı hatalar olabilir. Ayrıca iletişim ve ekipman eksikliği nedeniyle meydana gelen hatalar da olabilir. Bunların yanı sıra hekimin aydınlatma yükümlülüğü de göz önünde bulundurulmalıdır. Kişilerin bu davalarda hangi hukuki nedenlere dayanılacağı malpraktis sonucunda ortaya çıkan zararın tazmininde önem arz etmektedir. Malpraktis Dava Avukatı olarak bu davalarda hukuki bilgi ve tecrübe büyük öneme sahiptir. Tüm bunların göz önüne alınması gerekli şartların varlığının ispatı, dava açılacak tarafın hastane aracılığı ile doktor olması nedeni ile davanın reddedilmemesi veya karşı tazminatla karşılaşmamak için bu tarz dosyalarla ilgilenen bir Ankara malpraktis avukat ile çalışmanız, büyük önem arz etmektedir.

 

Malpraktis Davasında kusur davada ortaya koyulması gerekli olan ve davanın seyrini etkileyen en önemli unsurdur. Malpraktis Davasında kusur oranının tespiti idareden talep edilecek tazminat miktarında önemlidir. 

 

Tedavinin hukuka uygun hale gelmesi için hasta hastalık ve tedavi süreci hakkında aydınlatılmış ve rızası alınmış olmalıdır. Aydınlatma terimi, sahip olma ya da bilgilenme anlamına gelmekte olup, kısaca yapılacak müdahale konusunda hastaya bilgi vermek ve hastanın neye onay verdiğinden haberdar olması şeklinde tanımlanabilir. Aydınlatılmanın yapıldığının ispatı hekim ya da hastanenindir.

 

Hekimlerin mesleki uygulamaları ile ilgili çok sayıda yasal düzenleme olmasına karşın, gerek ceza gerekse medeni kanunumuzda hekimlerin “cezai” ve “hukuki” sorumluluğunu düzenleyen özel bir madde bulunmamaktadır. Hekim sorumluluğunun yasal anlamda söz konusu edilebilmesi için;

 

  • Hekimin fiilinin hukuka aykırı olması

  • Bir zararın meydana gelmiş olması

  • Zararın hekimin kusurlu bir davranışına bağlı olması

  • Fiil ile sonuç arasında nedensellik (illiyet) bağı bulunması koşulları aranır.

 

Böylece, meydana gelen suçlar ceza davalarının, haksız fiiller ise tazminat davalarının konusunu oluşturmaktadır.

 

Pirzade Hukuk ve danışmanlık ofisimiz , sağlık hukuku bağlamında; doktor ve sağlık çalışanlarına, hasta ve hasta yakınlarına hukuki çözüm önerileri ve danışmanlık hizmetleri sağlamaktadır. Bu kapsam;

  • Hekim, sağlık çalışanları ve hasta haklarının korunması,

  • Malpraktis (doktor veya sağlık personeli hataları) kaynaklı hukuki süreçlerinin başlatılması ve takibi,

  • Tıp ve ilaç hukukundan doğan akdi ve idari uyuşmazlıkların çözüm davaları ve takibi,

  • Hekimlerin mesleki, cezai, tazminat, idari ve mesleki sorumluluklarından doğabilecek dava süreçlerinin takibi,

  • Sigorta uyuşmazlıklarının giderilmesi,

  • Ölüm, yaralanma, uzuv kaybı, maluliyet gibi birçok zarar sebebiyle hastane ve doktor aleyhine sağlık tazminat davalarının açılması ve takibi,

 

Hatalı tıbbi işlemi gerçekleştiren kuruma (Devlet hastanesi, araştırma hastanesi, üniversite hastanesi, aile sağlığı merkezi gibi) bağlı olarak tazminat davaları farklı mahkemelerde açılabilmektedir. Malpraktis davalarınızı sağlık hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukata danışarak takip etmenizi tavsiye ederiz.  Her gün belki kendimiz ya da bir yakınımızın yolu maalesef ki hastanelere düşmektedir. Sağlığımızı emanet ettiğimiz, bir umut tedavi olmak için gittiğimiz doktorun yanlış tanı, tedavi veya diğer hatası sebebiyle ortaya çıkan zararın tazmini için idareye dava açılabilir. Bir nebze de olsa zarara uğrayan kişinin acısını hafifletmek için manevi tazminat davası da açılarak yaşanan acı, elem ve kederin tazmini sağlanabilir.

Malpraktis Davalarında Avukatın Önemi

Tıbbi ihmal davaları, karmaşık ve teknik konulardan oluşan hukuki süreçlerdir. Bu davalarda, hastanın zararının, tıbbi standartlara aykırı bir davranıştan kaynaklandığını kanıtlamak gerekir. Bu da, uzmanlık ve deneyim gerektiren bir süreçtir.

Malpraktis davalarında avukatın önemi şu şekilde sıralanabilir:

  • Tıbbi standartları belirlemek: Avukat, tıbbi standartları belirlemek için ilgili tıbbi literatürü ve uzman görüşlerini inceleyerek, hastanın zararının tıbbi bir hata sonucu meydana gelip gelmediğini tespit eder.

  • Delilleri toplamak: Avukat, davayı kazanmak için gerekli olan delilleri toplar. Bu deliller, hastanın tıbbi kayıtları, tanık ifadeleri, bilirkişi raporları ve diğer tıbbi belgeleri içerebilir.

  • Hukuksal süreci yönetmek: Avukat, davayı hukuki olarak yönetmek için gerekli olan işlemleri yapar. Bu işlemler, dava dilekçesinin hazırlanması, duruşmalara katılım ve hukuki itirazların yapılmasını içerebilir.

  • Hastanın haklarını korumak: Avukat, hastanın haklarını korumak için hukuki mücadele verir. Bu mücadele, tazminat talebinin karşılanması, tıbbi kayıtların düzeltilmesi veya hastanın tedavi masraflarının karşılanması gibi konuları içerebilir.

 

Malpraktis davaları, hastalar için hem maddi hem de manevi açıdan önemli sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, bu davalarda avukat desteği almak, hak kaybının önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

 

Türkiye'de tıbbi ihmal davaları, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 498. maddesi uyarınca, genel mahkemelerde görülür. Bu davalarda, davalı taraf, zararın meydana gelmesinde kusurlu olan hekim veya sağlık kuruluşudur.

 

Malpraktis davalarında, tazminat talebinde bulunulabilir. Tazminat talebi, maddi zararlar (tedavi masrafları, iş kaybı, gelir kaybı vb.) ve manevi zararlar (ağrı, acı, elem vb.) olmak üzere iki kategoriye ayrılır.

 

Malpraktis davaları, genellikle uzun ve zorlu süreçlerdir. Bu nedenle, davayı kazanmak için deneyimli bir avukat desteği almak önemlidir.

bottom of page